Sakın endişelenme, bu yazıda anlaşılmaz, karmaşık fizik teorileri anlatmayacağım. Psikolojin için ihtiyaç duyacağın ve düşünce gücünü arttıracak farklı birkaç bilgiden bahsedeceğim. Bu yazıya devam etmek için önce meraklı olman gerekiyor. Çünkü psikoloji sosyoloji felsefe ve fizik aslında çok iç içe bilimler. Bilimsel olmanın özü de aslında çok basit. Merak etmek. Madde olarak gördüğün şeyin içinde/özünde (kimyasal ve değişkenlerin dışında) ne olduğunu araştıran bilime fizik deniyor. Fiziksel olarak görebildiğin her şey en az iki şeyin birleşimi ile oluşuyor. Yani gördüğün her şeyin nelerin birleşiminden oluştuğunu hiç merak ettin mi.
Sıradan insanlar sadece insan ilişkilerini merak etmekten öteye geçemiyor. İlişki merakı diğer insanların yaşadıklarını izlemek, konuşmak onlardan daha iyisini yapmaya çalışmaktan ibaret. Okul bitince bir daha kitap açmayan ama zamanın birinde bir okul bitirebildiği için şanslı olan anne babasının veya eşinin parasal desteği ile ayakta durmayı normalleştiren ve bundan rahatsız olmayan, siyaset futbol dini meseleler konularında taraf olup kendi haklılığını kanıtlamaya ve etrafına ahlak dersi vermeye çalışan bu konularda kendi kendine öfkelenip ilişkilerini bozup birini alt ederek haz yaşamaya çalışan bu gibi içinde bilim barındırmayan işlerle zaman öldüren insanların tüm merakı da bu alanlarda oluyor.
Acaba insanın özünde ne var. Bu soru bilimin sorularından biri. Eğer sende soruyorsan merak ediyorsan kendini bilimsel biri olarak tanımlaya bilirsin. En azından bilimsel düşünmeyi başaran biri. Şu ana kadar bulduğu her şeyi peki bunun temelinde ne var diye merak ederek araştıran bilim adamları derimizin altında birleşmiş olan organları, organlarında hücrelerin birleşerek oluştuğunu buldular. Merak hiç bitmedi acaba hücreler nelerin birleşmesi ile oluşuyordu. Hücrelerin moleküllerden (su, protein, asit) bu moleküllerinde atomlardan oluştuğu bulundu. Merak durmadı atom parçalanabilir mi? Acaba atom nelerden oluşmakta. Her şeyin mümkün olabileceğine inana meraklı bilim adamları atomu da parçaladı ve atomun proton elektron ve nötronlardan oluştuğunu öğrenmeyi başardı. Ve merak devam etti acaba bunların altında ne vardı ve atom altı parçacıkları quark, lepton, gluon, müonu buldular. Şu ana kadar buraya kadar geldiler hala bunların altında ne olduğunu merak edenler şu an araştırıyor. Biz ise hala atomumu parçalayacaksın diye espri yapıp eğlenmeye çalışıyoruz bilimle bağımız ancak bu seviyede olabiliyor.
Bu küçük parçacıklarda kanıtlanmış bilimsel bilgiler var. Parçacıkların hepsi bir titreşim halinde. Yani şu ana kadar bulunabilen insanın en küçük parçacıkları quarklar hareket halinde ve titreşiyor.
Özetle dünyada görebildiğiniz tüm maddelerin atomları titreşim halinde ve bir enerji oluşturuyor. Titreşimin olduğu her yerde bir enerji var demektir. Güneş sisteminin ve dünyamızın temelinde de titreşim var. Buna fizikte eko yankı titreşim anlamına gelen Rezonans Kanunu deniyor. Kanunun en önemli kuralı “benzer titreşimler birbirini çeker”
Kimin titreşimi daha güçlü ise o kendinden güçsüz olanları kendine çeker. İki şey zamanla birleşir ve yok olurlar. Sahip olduğumuz her şeyi tüketmemizin temel sebebi bu. O nedenle güneş dünyamızı şu an kendine çekiyor dünyada uydusu ayı kendine çekiyor milyon yıl sonra hepsi yakınlaşacak önce dünya ayı kendine çekerek birleşecek sonra güneş dünyayı kendine çekerek büyük çarpışma gerçekleşecek ve dünyada yaşam son olacak.
Her kalp atışımızda titreşimler artar o nedenle vücudumuzda en büyük elektrik üreticisi kalptir (EKG) İkincisi ise beynimizdir. (EEG) Bu nedenle kalp atış hızı ile zihin, duygularımız ve düşüncelerimizle bu enerjiyi elde eder vücudumuza yayar. Enerji ne kadar vücudumuza yayılırsa o kadar ferahlamış hissederiz. Oksijen (nefes) ve su (dolaşım) bunu sağlar. Kalbiniz hızlı atsa ve enerji üretse bile bu enerji tek bir alanda toplanıyorsa (korku) ortalamanız yükselmez
Bir insanın ortalama titreşimi 20 Hz ve üzeri olmalıdır bu ortalama ne kadar artarsa kendimizi o kadar motive ve enerjik hissederiz. Ne kadar titreşimler azalırsa o kadar depresif hissederiz. Titreşimsizlik ölüm demektir.
Doğanın dışında yapay oluşturulan yaşama alanları vücuttaki titreşimi 20 Hz’ nin altına düşürür (beton binalar, kapalı alanlar vb.)
Acı veren duygular titreşimi ortalamanın altına düşürür. Öfke, korku, kızgınlık durumları oldukça düşürürken karşımızdakini ve kendimizi değerli hissettirecek davranışlar yapmak oldukça yüksek titreşime sebep oluyor.
O yüzden enerjini farkına var ve zihnini beslersen enerjini arttırabileceğini unutma
erkan.cifte@ikussu.com
Bazı Ölçüm Ortalamaları
Acı 2 Hz
Korku 2 Hz
Öfke 1,5 Hz
Gurur 3 Hz
Terk etme 1,5 Hz
Üstünlük 4 Hz
Aşk 50 Hz
Cömertlik 95 Hz
Teşekkür etme 45 Hz
Diğer insanlarla ortak hareket etme 144 Hz
Şefkat 150 Hz
Sevgi 150 Hz
Karşılıksız İyilik 205 Hz