İnsanlarda sevilme, değer görme ve beğenilme isteği çok baskındır. Her türlü ilişkimizde bu duyguları hissedebilmek için çabalarız. Fakat ilişkilerimizde farklı duygular gelişir, beklentiler değişir ve bir tarafın canı yanar.
İnsanlar seninle iletişimde olmak ister ama çoğunun nitelikli sohbet etme ve iyi zaman geçirmeye dair hiçbir fikirleri yoktur. Bir ilişkiyi nasıl sürdürmeleri gerektiğini bilmezler. Amaçları sadece yalnızlık ihtiyaçlarını gidermektir. Uzun süreli ve kaliteli ilişkiler, ortak ilgi alanları, eğlence, bir birine yeni şeyler öğretme, sohbetlerinde derinleşebilme, yakınlık ve gelecekten beklentilerde uyum ile olur.
Sadece bir iş bulayım başka bir şey istemiyorum, sadece evleneyim başka bir şey istemiyorum, sadece çocuğum olsun başka bir şey istemiyorum diye sonunu düşünmeden hareket eden herkes mutsuzluğa çok uzak olmuyor. Uzun süreli ilişkilerde taraflar birbirlerini tamamlamak ve beslemek yerine yıpranmış ve mutsuz ayrı hayatlar yaşıyor ev ve varsa çocuklar için yapılacakları şark hizmeti gibi görüyorlar.
Hayatta sadece sevmeyi ve sevilmeyi aradığımızı düşünüyoruz istediğimiz şeyi sadece sevgi olarak tanımlıyoruz basitleştiriyoruz ama insan doğası çok karmaşık, aslında ihtiyaçlarımız çok çeşitli, yoğun ve değişken. Ne arıyoruz? Olsa iyi olur diye başlamaya çalışıyoruz ilişkilerimize ne aradığımızı bilmeden. Yeter ki olsun! sadece olsun! Herkeste var benimde olsun gerisine bakarız diyoruz. Hepimiz değişme eğiliminde olduğumuz için bir çok insan bu aradıklarını bulduğunda değersizleştirip normalleştiriyor. Dolayısıyla artık merak ettiği bir şey kalmıyor. İlişkilerimiz bildiğimiz alıştığımız şey haline geliyor. Hatta ben her şeyi senden daha iyi biliyorum seni senden daha iyi tanıyorum lar başlıyor. İlişkilerde temel sorun burada başlıyor herkes herşeyin kendi istediği gibi olmasını istiyor. Eğer olmuyorsa da durumu karşı tarafı cezalandırılması gerektiğine döndürüyor. Bu psikolojik şiddetle başlayıp karşı tarafı sevgisinden mahrum bırakma tehditleri ile korkutma, öfkelenerek üste çıkmaya çalışma, sosyal medyadan engelleme ile başlayıp fiziksel şiddete kadar varabiliyor. İlk zamanlarda merak duygusu ile üst seviyelerde olan tolerans (hoşgörü) eşiği iyice düşüyor. Sizi sürekli öfkelendiren bir şeyi merak etmezsiniz toleransta göstermezsiniz. Bu sefer merak başka alanlara yöneliyor. Bu merak alanlarını kimi başka bir kişide kimi başka bir aktivitede buluyor. Bulamayanlar ise mutsuz hayatlarına geri dönüp hayattan haz almamaya kendisini ve çevresinin hayatını kötüleştirmeye ve kendisini yıpratmaya devam ediyor. Bu kişiler gittiği her yere mutsuzluk, gerginlik taşıyıp, mutsuz çalışan, mutsuz işveren, mutsuz öğrenci, mutsuz anne babalar olup mutsuz çocuklar yetiştiriyorlar. Değersizlik ve yetersizlik yaşayan ve bunun farkında bile olmayan kişiler alışkanlıklarını sürdürüyor kendilerini kötü hissettiren insanları hayatına çekip duruyor, kaoslu çatışmalı ilişkileri seçip kendisine gerçekten değer verenleri değersizleştirmeyi seçiyor. Mutsuz insan, mutsuz aile, mutsuz toplum döngüsü böylece sürüp gidiyor.
Bir süre sonra fiziksel yada ruhsal hastalıklar baş gösterip bu sefer sadece sağlığı ile ilgileniyor ve diğerlerinden şefkat beklemeye başlıyorlar her şey tam başladığı yere dönüyor.
Hikaye uzun baş rolünde hepimiz varız hikayeni değiştirmek ise senin elinde.
Madem buraya kadar geldin cesaretin varsa sana eşlik etmemi sağlayabilir koçluķ ya da psikoterapi desteğim ile bu yolculuğa ve hayatındaki değişime devam edebilirsin.
Bize ulaş…